Bilgi çağıyla birlikte terör örgütlerinin yöneldiği “siber terörizm” yenilenen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne giriyor. Hükümet, Genelkurmay’ın önerisi doğrultusunda siber terörizmi, Türkiye’nin tehdit algılamaları arasına alacak

Hükümet, Türkiye’nin milli güvenlik siyasetinin belirlendiği ve kamuoyunda ‘Kırmızı Kitap’ olarak bilinen Milli Güvenlik Siyaset Belgesi üzerindeki çalışmalarını tamamladı. Taslak çalışma Genelkurmay Başkanlığı’na gönderildi. Genelkurmay Başkanlığı, taslak üzerindeki çalışmalarını tamamladıktan ve gerekli katkıyı sağladıktan sonra önerilerini Başbakanlık’a iletecek. Dışişleri Bakanlığı’nın da görüşlerini iletmesinin ardından, önümüzdeki MGK toplantısında son şeklinin verilmesi beklenen belgeye askerler, “siber terörizm” tehdidinin de eklenmesini istedi.

FARKLI GÖRÜŞLER VAR
Başbakanlık’ta hazırlanan taslak belge ile Genelkurmay’ın önerileri arasında bazı farklılıklar dikkat çekiyor. Görüş ayrılıklarının en önemlisi İran konusunda yaşanıyor. Hükümet, belgede nükleer tehdit konusuna yer verilmesini ancak komşu ülke İran’ın isminin zikredilmesine gerek olmadığını düşünüyor. Askerlerin önerisinde ise İran’ın nükleer programının amaçları ve niteliği konusunda uluslararası toplumdaki şüphelerin ve soru işaretlerinin devam ettiğine vurgu yapılıyor. Hükümet ve kurumlar, belgede, soyut bir “irtica” tanımının yer almaması konusunda mutabakat sağladı. Daha önce tehdit algılamaları içinde yer alan cemaatler konusunda ise farklı görüşler var.

SİBER TERÖRİZM NEDİR?
Doğuşunu teknolojiye borçlu olan yeni terör biçimi, teknoloji merkezlerine yönelik eylemler ve teknolojiyi kullanarak gerçekleştirilen terör eylemleri olarak sınıflanıyor. Teröristlerin herhangi bir bilgisayar merkezine yapacakları küçük bir elektronik saldırının, klasik bir terör eyleminden daha büyük zararlar verebileceği ifade ediliyor.

Dünyadaki terörist eylemlerinin yüzde 60’ının bilgisayar merkezlerine yapıldığı düşünüldüğünde, bilgisayarlara girişilecek bir sabotaj sonucunda büyük bir toplumsal parçalanma ve ekonomik kayıp yaşanacağı belirtiliyor. Siber terörizmle mücadele, eylem uzaktan yapıldığı ve iz bırakmadan kaybolmak mümkün olduğu için oldukça zor bir mücadele olarak görülüyor. Siber terörizm; bilgisayardaki verilerin değiştirilmesi, kopyalanması, hacker’lar tarafından virüs gönderilerek sistemin çökertilmesi, içine girilerek bilgilerin çalınması gibi yöntemler de kullanıyor.

‘KIRMIZI KİTAP’TAN BAŞLIKLAR…
İşte, “irtica” gibi soyut kavramların yer almayacağı ve dünyadaki gelişmeler ışığında konsept değişikliğine gidilen belgede yer alacak konular:

SİBER TERÖRİZM: Şekil ve yöntem değiştiren ve artık sınır tanımayan küresel terörizm, enerji ve çevre sorunları, kitlesel göç hareketleri, yasadışı göç, küresel ısınma, siber terör saldırıları, domuz gribi gibi küresel hastalıklar, enerji ve ulaşım güvenliği, gıda güvenliği, su kaynaklarının etkin kullanımı belgede yer alacak. Belgede terörün finansal, diplomatik, teknolojik ve kültürel boyutlarına da dikkat çekiliyor.

ÖNCELİKLİ TEHDİT PKK: PKK terörü, “öncelikli tehdit” sıralamasındaki yerini koruyor. “Terör örgütü PKK ve uzantıları” ayrıntılı olarak ifade ediliyor. Terörün siyasallaşma çabalarına vurgu yapılıyor.

KÖKTENDİNCİ TERÖR: İrtica kavramına yer verilmeyecek belgede, köktendinci terör, etnik ve ayrılıkçı terör ile bölgede mezhepsel çatışmaların körüklenmesi gibi tehditlere yer veriliyor. Bu kapsamda Hizbullah ve El Kaide gibi örgütlerin isimleri zikrediliyor.

IRAK’IN BÜTÜNLÜĞÜ: Türkiye’nin komşusu Irak’ta toprak bütünlüğünün ve siyasi istikrarın korunmasına ilişkin kaygılar, güvenlik riski olarak ifade ediliyor.

NÜKLEER TEHDİT VE İRAN: Dış tehdit algılamaları arasında, “nükleer tehdit” sayılırken, Türkiye’nin bölgesinde ve dünyada nükleer silah üretimine ve kullanılmasına karşı olduğu vurgulanıyor. Nükleer enerjinin ancak barışçıl amaçlarla kullanımının desteklendiği ifade ediliyor. Komşu İran’ın isminin belgede yer alıp almayacağı henüz netlik kazanmadı.

İSRAİL-FİLİSTİN SORUNU: Ortadoğu’daki tüm sorunların temeli olarak görülen İsrail-Filistin konusunda kalıcı barış ve istikrar sağlanmadan barışın ve huzurun tesis edilemeyeceği ifade ediliyor.

FİŞLEME YOK: Bugüne kadarki belgelerde yer alan iç tehdit tanımında köklü değişikliğe gidildi. Anayasa ve yasalarda suç olarak tanımlanmayan hiçbir eylem yeni belgede yok. Yeni belgede, “irtica” gibi soyut tanımlamalar yer almayacağı için, MGSB’ye dayanarak kurumların izlenmesine ve vatandaşların fişlenmesine yol açacak hiçbir soyut tehdit tanımı da bulunmuyor.

İlk sanal saldırı silahı ‘Stuxnet’ İran’ı vurdu

Uzakdoğu ülkelerinde de rastlanılan ‘Stuxnet’ saldırılarının özellikle İran üzerinde yoğunlaşması, baş şüphelinin İsrail ya da ABD olmasına yol açıyor

Milli Güvenlik Siyaset Belgesi’ne giren ‘siber-terörizm’in dünyadaki en son örneği, nükleer programı nedeniyle Batılı ülkelerin tepkisini çeken İran’ın ilk nükleer santralı Buşehr’i vuran ‘Stuxnet’ virüsü. Yazılımcıların birkaç ay öncesine kadar haberi bile olmadığı ‘Stuxnet’, hacker’ların kişisel bilgileri ele geçirmek üzere kullandığı virüslerin aksine, tek bir amaç için tasarlanmış: “Bulaştığı sistemin kontrolünü ele geçirip kendi kendini yok etmek.”

SIRRI ESKİ AHİT’TE Mİ?
Genel olarak internet bağlantısı bulunmayan kapalı devre bilgisayar sistemlerine, harici bir bellek aracılığıyla yüklendiği düşünülen virüsün, bir kez bulaştığında tüm kontrolü ele geçirmek için kademeli olarak hareket ettiği tahmin ediliyor. Uzmanlar, böylesine gelişmiş bir virüs programının sıradan hacker’lar tarafından yaratılmasının zor olduğunu, bu nedenle arkasında ileri teknolojiye sahip ülke ya da ülkeler olabileceğini vurguluyor. Uzakdoğu ülkelerinde de rastlanılan ‘Stuxnet’ saldırılarının özellikle İran üzerinde yoğunlaşması, baş şüphelinin İsrail ya da ABD olmasına yol açıyor. Amerikan New York Times Gazetesi, ‘Stuxnet’in, Eski Ahit’te Yahudilerin kendilerini yok etmeyi amaçlayan bir Pers komplosunu boşa çıkarmalarını anlatan Ester’in Kitabı’na gönderme yapmasından ötürü, arkasında İsrail’in parmağının olabileceği olasılığını dile getirdi. Virüs kodlarında, İbranice ‘Ester’ kelimesini ima eden “Myrtus” isimli bir dosyanın bulunduğunu vurgulayan gazete, bilgisayar uzmanları arasında Stuxnet’in kaynağı konusunda bir konsensüs olmadığını belirtti.

TÜM ULUSLARA UYARI
Uzmanlar, içeriği konusunda fazla ayrıntı bulunmayan virüsün amacı ve yayılımı göz önüne alındığında, tüm dünya ülkelerinin bir an önce önlem alması gerektiğinin altını çiziyor. ABD’li ulusal güvenlik profesörü Derek Reveron, ‘Stuxnet’in tüm dünya hükümetleri için bir ‘uyandırma çağrısı’ olarak kabul edilmesi gerektiğini söyledi.

ÇİN DE SALDIRI ALTINDA
Özellikle Alman Siemens firmasının enerji santralları, barajlar ve endüstriyel tesislerin yönetimi için geliştirdiği yazılımları hedef aldığı belirtilen ‘Stuxnet’in İran’dan sonra ikinci hedefi ise Çin. Yerel basında çıkan haberlere göre virüsün keşfinden bu yana Çin genelinde milyonlarca bilgisayara bulaştığı tahmin ediliyor.

Kaynak: www.Haberturk.com

Categories:

Comments are closed

Open chat
1
Whatsapp Sohbete Başla
Canlı Destek
Merhaba.
Size nasıl yardımcı olabilirim?