Internet ve Teknoloji alanında girişimciliğin en büyük avantajı düşük sermaye ile çok yüksek büyüme hızının yakalanabilmesidir. Çok genç bir nüfusa sahip ülkemizin de güçlü bir ülke olabilmesinin yolu teknolojiye dayalı yatırım yapan girişimcilere sahip olmaktan ve girişimcilerimize destek olmaktan geçiyor.
Sanayi kuruluşlarının gelişimine bakıldığı zaman, tüm kuruluşların belli bir ticari fikir çevresinde faaliyete başladıkları, başarılı olmaları durumunda belli bir büyüklüğe eriştikleri ve bu aşamadan sonra bu fikir ticari ömrünü doldurana kadar durağan bir yapıda faaliyetlerine devam ettikleri görülmektedir. Türkiye’nin 500 büyük şirketine bakıldığı zaman, üretimin ve iş hacminin belli oranlarda artmaya devam ettiği ancak istihdamın ya aynı kaldığı ya da azaldığı görülür. Ülkemizde her yıl yaklaşık 150 bin kişi üniversitelerden mezun oluyor, 500 bin kişide askerlik görevini tamamlıyor ve iş arayanlar arasında yer alıyor. Peki bu insanlarımıza nasıl iş bulacağız? Yeni işyerlerin kurulmasını sağlayarak, girişimcilerimizi destekleyerek bunu yapabiliriz.
Ülke içi teknolojik girişimciliği destekleyecek etkin mekanizmaların kurulması gerektiği bilincine varan ülkeler, bu yolda yoğun tedbirler alıyorlar:
Bir dönem nitelikli işgücünde en fazla göç veren ülkeler arasında olan İrlanda, yüksek teknolojiye yapmış olduğu yatırımlar ve cazip teşviklerle yurtdışına giden nitelikli göçmenlerin yarısını geri getirmeyi başarmış durumda. İrlanda’nın 2000 yılında OECD ülkeleri içerisinde en yüksek büyüme hızını yakalamayı başarmış olan ülke olması da, bu yönde yapılan çalışmaların ne kadar haklı ve yerinde olduğunu gösteriyor.
İRLANDA:
MALEZYA:
Diğer yandan Malezya’nın başarıyı nasıl yakaladığını inceleyebiliriz. Ekonomist olmaya gerek yok, başarının formülü çok basit.. Malezya’da istikrarlı bir siyasi iktidar teknoloji yatırımlarına destek veriyor ve paraya çok ihtiyacı olmasına rağmen IMF’yi ülkesine sokmuyor.. Kendi özkaynaklarını kendi insanını değerlendiriyor.
AMERİKA:
Son üç yıl içerisinde Amerika Birleşik Devletlerinde GSYİH’da yaşanan büyümenin %14’ü beyaz eşya ve sadece %4’ü otomotiv gibi klasik üretim sektörlerinden kaynaklanırken, teknoloji yoğun sektörler %27’lik pay oranı ile büyümenin lokomotifi olmuşlardır. Geçen yılın verileri incelendiği zaman ise, ABD’de GSYİH’da yaşanan büyümenin %33’ünün tek başına enformasyon teknolojisine dayalı sektörlerden kaynaklandığı görülmektedir.
PEKİ BİZ NE YAPIYORUZ?
Yeraltı ve yerüstü kaynaklarımız, turizm potansiyelimiz, her ülkenin gıpta edeceği genç nüfusumuz ve daha birçok olumlu koşullarımız olmasına rağmen neden biz de başaramıyoruz? Cevabı yine çok basit: Bilgiye-Teknolojiye yatırım yapmıyoruz, İnsan Kaynağımıza ve kendimize güvenmiyoruz.
Türkiye’de işsizliği azaltmak, üretimi ve ihracatı arttırmak için neden aynı yöntemi denemiyoruz? Türk insanının fikir geliştirmekteki yüksek potansiyelini girişimcilerimizi teşvik ederek açığa çıkarabiliriz. Türkiye’deki girişimcilik potansiyelinin değerlendirilmesi, girişimcilerin yeni ticari fikirler etrafında yeni işler kurması, pazarın büyümesini ve istihdamın artmasını sağlayabilir.
Ayrıca, Teknoloji yoğun sektörlerde kurulacak girişimlerin düşük teknolojili sanayi dallarına karşı en önemli avantajı düşük bir sermaye ile çok yüksek büyüme hızlarının yakalanabilmesidir.
Teknolojik Girişimciliğin ülkemiz açısından önemli getirilerinden biri de beyin göçünün önüne geçilebilmesini sağlayacaktır. Düşük sermaye girdileri ile nitelikli istihdam ve büyüme potansiyeli yüksek yeni faaliyet alanlarının yaratılarak, nitelikli çalışanın ülke içinde kalmasının sağlanacaktır.
Teknoloji alanındaki girişimciler, öngörü ve seziş yetenekleriyle, pazar yaratma ve geliştirme becerilerinin yanı sıra, teknoloji geliştirebilme ve yenilik yapabilme konusunda da beceri sahibi kişilerdir. Teknoloji Girişimcilerinin, düşük teknolojiye yönelik girişimciler ile farkı, faaliyette bulunmayı düşündüğü alanda çok daha uzmanlaşmış ve bu alanda iyi yetişmiş olması gerekliliğidir. Ancak, bu durum rakiplerin de sayısını azaltması nedeniyle, düşük rekabet içinde çalışabilme şansını da birlikte getirir.
Bir girişimcinin başarılı olabilmesi için ilk ve en önemli şart, ticarileşme potansiyeli yüksek yeni bir fikir/ürünün pazara sunulabilmesidir. Girişimcilerimizin işini yürütebilmek için elinde büyük miktarda sermayesi olmadığı düşünüldüğünde, hızlı bir büyümenin sağlanabilmesi için ürünün/hizmetin ya pazarda ilk olması yada rakiplere karşı üstünlük sağlayacak ek özelliklerinin olması gerekmektedir.
Bu ek özellik kalite, ek-fayda yada fiyat olabilir. Yani kimsenin düşünemediği ya da kimsenin öngöremediği bir pazar ya da ürün bulmak zorunda değilsiniz. Yapacağınız girişim eskiden beri yapılan bir işin daha hızlı yapılmasını, daha kaliteli yapılmasını sağlamak ya da ek faydalar sunarak beklentiyi arttırmak ya da maliyetleri düşürerek aynı ürünü/hizmeti daha ucuza sunmak da olabilir.
Sonuç olarak girişiminiz hangi alanda olursa olsun teknoloji ile bütünleştirmeniz gerekmektedir. Yeni teknolojilerle önemli maliyet avantajları, üretim süreçlerinde radikal değişiklikler yaratabilir, müşterilerinize ek faydalar sunabilir ve onlarla en ucuz yolla (internetle) iletişim kurarak bir topluluk (community) bilinci yaratabilirsiniz.
Doruk Aktoprak
Comments are closed